Kaplani (Hasan Kaplan)
Kaplani,
1958 yılının 2 Nisan'ında Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Tulum köyünde dünyaya
gelmiş. Asıl adı
Hasan Kaplan. Ama daha çok Kaplani mahlasını kullanıyor,
bu da soyadından geliyor. Bir söyleşide: "Ağa çocuğu olmadığıma göre,
çocukluğum diğer köy çocuklarının yaşamından farklı geçmedi. Ortaokulu nahiye ve kazada,
liseyi Samsun ve Ankara'da bitirdim. Lise bitiminde Ankara Meslek Yüksek
Okulu'na kayıt yaptırdımsa da devam etme olanağını bulamadım. İki yıl çelik
eşya üzerine uğraşan
bir atölyede çalıştım. 1979'dan beri bir kamu kuruluşunda çalışmaktayım.''
Kaplani, bu söyleşinin yapıldığı tarihten sonra,
Üniversite yaşamına dönerek, Üniversiteyi de bitirdi. Ama en
güzeli bu süre içerisinde birçok şiire ve besteye imzasını attı. Bugün kendini kabul
ettirmiş birçok sanatçımız tarafından okunan güzel parçaların altında onun
imzasını
görüyoruz: "Yürüyorum Dikenlerin Üstünde", "Senin
Gibi Sahte Dosta inanmam", ''Ağlayıp Gezerim Yar Senin için",
"Alıp Yare Götürmüyor Yol Beni", ''Genç Kuşaklara",
''İleriye Yürüyün Ayaklarım'', ''Yüzyıllık çınar'',
''Denizin Yarası'', vb. Bu özet bilgiler de göstermektedir ki,
Kaplani, halkın içerisinden çıkmış, kendisini yetiştirmiş
birisidir. Onun belki de en büyük ayrıcalığı, halk şiirini sevmiş olması, bu
geleneği yaşatacak, ona saygıyla bağlı bir aileden gelmesidir.
Sorgun yöresi, bugünkü genç halk şiirimiz için yeni yetenekleri,
yeni adları muştulayan bir yöredir. Örneğin, Öztürk Erkılıç,
Gönüllü Coşkun, Durak Şahin, gibi genç isimler de bu yörenin yetiştirdiği, bugün kendilerini belli ölçüde bir yere
taşımış
halk ozanlarıdır. Kaplani'nin bir özelliği de köyle bağlantısının,
yani kültürel anlamda köy ortamından çok erken yaşlarda uzaklaşmış
olmasıdır. Ortaöğretimden
itibaren başlayan yaşamı sürekli olarak kentlerde geçmiştir.
Özellikle de metropol kentlerde sürdürdüğü eğitim ve iş yaşamının ona
taşıdığı değerler
genel anlamda halk ozanlarının sahip oldukları köylülük değerlerinden onu
uzaklaştırmıştır.
Bir parantez açmak gerekecek belki, kentte yaşayıp da, köylülükten
kurtulamayan bir yığın insanımızın varlığında
böyle bir etkenin altını çizmek neden? Böyle bir etkenin üzerinde
duruyor olmamın, özellikle de bir sanatçı kişiliğinde
bunu öne çıkarmamın elbette ciddi nedenleri var. Bunların
birincisi, Kaplani'nin hem yaşam biçimi hem de ürettikleriyle böyle
bir çizginin ayrımını erken fark etmesi, geleneksel değerlere eğilirken
bunları edinmiş olduğu sınıfsal
bilinçle değerlendirmesidir. Bir başka etken ise, genel olarak
hala birçok ''halk ozanı''nın yeğlediği cemaat toplantıları gibi, yukarıda
altını çizdiğim
kültürel ortama dayalı, etkinlikleri yeğlememesidir. Ciddi bir tavır,
almadır ondaki bu yaşama anlayışı.
Geleneksel toplum değerlerini eleştirmesi, bu toplumsal düzenin
olumsuz yanlarını kavrama bakımından önemlidir. Özellikle
feodal kültürle örtüşük bu geleneksel değerleri olumsuzlamanın getirdiği
tavır alış da, bakış açısının netliği önemli bir işarettir. Ayrıca
mesleki anlamda da görülse, kültürel derneklerdeki aktif yöneticiliği
ve örgütlü yaşamı savunmada (Halk ozanları kültür Derneği'nin 1977'den beri
üyeliğini ve bir dönem sekreterliğini yapması) gösterdiği çabada, onun bu kentsel
yaşam içerisindeki
aktivitesini ortaya koymaktadır.
Bir sanatçının kitlelerle bağ kurmada izlediği yöntem
de bu bakımdan önemlidir. Örneğin, hala tek bir edebiyat sanat
dergisinin adını söyleyemeyen "şiir yazıcılarının",
''halk ozanları' bolluğunun gerçekliğinde, bu gerçeklikle
hiç bir anlamda karşılaştırılmayacak Kaplani
gibi birisinin sanat edebiyat dergilerinde ürünlerini yayımlaması,
söyleşilerde bulunması da, bu yaşam biçiminin kültürel
izlerini algılamak açısından üzerinde durulması
gereken önemli unsurlarıdır.
Memur olmanın getirdiği kimi olumsuzlukları da gözden ırak tutmamak gerekiyor. Gündelik
yaşam kavgası içerisindeki
bir insanın, iğretileşmiş ilişkiler ve sistemin dayattığı edilgenliği de gözden
ırak tutmamak
gerekiyor. Bu Kaplani ve onun gibi kamu çalışanı sanatçıların
büyük bir kesiminde böyledir. Çünkü, sistem biraz da o kurumlaşmanın
kendisidir. Edilgenlik ve hayata yansıyan tek düzelik bu ilişkilerin
yabana atılamaz bir yanıdır.
Evli ve üç çocuk babası olan Kaplani, şiir çalışmaları,
yanı sıra kaset hazırlıkları ve genç sanatçıların eğitimiyle bu çizgideki
yaşamını sürdürmektedir.
|