|
|
|
|
|
|
|
|
|
Âşık Veysel Kimdir | Türkü Sözleri | Türkü Notaları | Ozanlarımız | Gönül verenler |
Nota Bilgileri | Türkü Dinle | Adım adım Türkiye | Linkler |
Teslim Abdal |
Teslim Abdal
Teslim
Abdal kimdir sorusunu yanıtlamak zor. Çünkü karşımıza
dört ayrı yerde ayrı
Bunlar:
1) Teslim Abdal, Onyedinci yüzyılda yaşamış. Asıl adı Mehmed olan, Sultan Dördüncü Murad döneminin bir Bektaşi ulusu. Yeniçeri ocağının Halife Babası, yani Büyük Baba Efendisi. Bağdat seferine katıldığı öne sürülüyor.
Bu Teslim Abdal'ın:
"Teslim
Dede Teslim Baba
başlığıyla başlayan bir Mehter marşına konu olduğu iddia ediliyor. Teslim Abdal'ın yurdumuzun üç yerinde türbesi bulunmaktadır. Birincisi Trakya'da Keşan'a bağlı Teslim Abdal köyünde. İkincisi Denizli dolaylarında, üçüncü türbesi ise, Çorum'un Teslim köyünde.
2) Denizli'de tekke ve türbesi olan Teslim Abdal.
3)
Denizli'de türbesi bulunandan ayrı bir Teslim Abdal ise Çorum'un
Teslim köyünde
4) Ankaralı Teslim Abdal.
5) Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan (Şıh Hasan) köyünde olduğu öne sürülen Teslim Abdal. Bunlardan hangisi doğru bilinemiyor. Şimdilik hepside karanlıkta. Biz hepsini birden sunuyoruz. Kesin bilgiler ortaya çıkıncaya değin böyle sürecek. Bunlar ayrı ayrı Teslim Abdal'lar da olabilir, bir Teslim Abdal da. Teslim Abdal şiirlerinde doğru yola girdikten sonra kişinin korkup çekineceği bir engel kalmadığını, Alevi -Bektaşi geleneğinde yol göstericilik duygusunun yoğunluk kazandığını, Kur'an surelerinin kişinin nesnel varlığında görünür duruma geldiğini, kişinin bir tür ''canlı Kur'an'' olduğunu sezer, sezinletir. vurgular ve sergiler. Onda Ali ve On iki imam sevgisi sevgilerin en yücesidir:
Teslim
Abdal eder Şems'in Çırası
17. yüzyıl Alevi ozanlarının en büyüklerinden biri. Yaşayışı ancak kendisinin ve başka ozanların şiirlerinden çıkarılabiliyor. Buna göre Teslim Abdal, tarikatta yüksek yeri olan bir pirdir. Denizli'de kendi adı ile anılan Bektaşi tekkesinde gömülüdür. Ona göre insan dile gelip konuşan, bütünlüğü içinde Kuranı kendi özünde taşıyan bir varlıktır. Dahası insan Kurandır.
İran Safevi Devleti yararına, daha önce kendilerinden söz ettiğimiz Alioğlu, Dedemoğlu, Kul Nesimi gibi ve belki de onlarla birlikte siyasal olaylara karışmış, çabalara girmiştir. Müridi Kul Mustafa'nın bir nefesinden anladığımıza göre Teslim Abdal da Bedreddinli'dir. Tanrı'nın insan varlığında birleştiğini, onunla özdeşleştiğini, insanın tanrının ışığı olduğunu savunur.
Teslim Abdal'ın pîr'i Alioğlu'dur. Bunu bir nefesinde Teslim Abdal kendisi söylemektedir.
Pîr'im Alioğlu'ndan bize gel oldu
Teslim Abdal yukarıda adı geçen arkadaşları gibi hükümet kovuşturmasına uğramıştır. Çok güçlü ve ülkücü bir ozandır. Ünü yaygındır. Eserleri günümüze dek gelmiştir (C. Öztelli, Bektaşi Gülleri, s: 370). Teslim Abdal Tanrı insanla görünür. İnsan yüzünde yazılı bir Kur'an vardır der.
Gafil
gezme şaşkın bir gün ölürsün
Gerçekte yaşamı üzerine ayrıntılı bilgi yok. 11. Mahmut'un emriyle düzenlenen "Bektaşi Tekkelerinin Teftişi" ile ilgili bir defterden o dönemde Sivas'a bağlı Mecitözü ilçesinin kendi adıyla anılan köyünde bir zaviyesi bulunduğu öğreniliyor. Bir şiirinde de pirinin XVII. yüzyıl şairlerinden Alioğlu olduğunu bildirilmekte, bir başka şiirinden ise Dedemoğlu'nun arkadaşı olduğu anlaşılmaktadır. Denizli'de, adıyla anılan tekkede yatan Teslim Sultan Abdal'ın bu şair olup olmadığı da bilinmemektedir. Bir şiirinde "Dördümüzü bir araya sürdüler / Eriş Teslim Abdal gel imdad eyle" diyerek onu yardıma çağıran Kul Mustafa'nın da daha önce sanıldığı gibi Kayıkçı Kul Mustafa olmayıp Teslim Abdal'ın müridi başka bir Kul Mustafa olduğu ortaya çıkarılmıştır.
Gel
ha gönül havalanma
BİR BAŞKA ÖYKÜ
Maarif yayınevi tarafından çıkarılan M. Halit Bayrı'nın Aşık Virani divanında, Teslim Abdal isminde bir aşığın var olduğu, ancak nerede ve ne zaman yaşadığının bilinmediğinden bahsedilmektedir.
Ayrıca, Erman yayınevi tarafından yayınlanmış, İbrahim Aslanoğlu'nun Söz Mülkünün Sultanları adlı eserinde de Teslim Abdal'ın asıl yaşadığı yerin bilinmediği, fakat Çorum'da bir Teslim Abdal köyünün bulunduğundan oralı olduğuna ilişkin tahminler yürütülmüş olduğu görülmektedir. Bu konuda Can Yoksul (A.Haydar Avcı)'nın Alevilik Araştırmaları dergisinin ilk sayısında geniş bir araştırma yer almaktadır.
''Teslim Abdal Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan (Şıh Hasan) köyündendir. Şeyh Ahmet dedenin torunlarından dördüncüsü olan Şeyh Melek kolundan gelen Kalender Abdalın oğludur. Kalender Abdal da bir gerçektir ve nefesleri vardır. Bu köyün Doğu tarafında Şeyh Ahmet dedenin Türbesi ve civarında da köyün mezarlığı vardır. Batı tarafında bir tepenin arka yüzünde de Teslim Abdal'ın türbesi ve onun çevresinde de ondan gelen torunlarının mezarları vardır.
Teslim Abdal'ın ikinci oğlu Süleyman'dan doğma Derviş Ali'nin mezarındaki tarih 1172 dir. Bundan anlaşılacağı üzere Rumi 1090 da miladi ise 1670 yıllarında yaşamış olduğu anlaşılır.
Teslim Abdal'ın beş oğlu olmuştur. Adları şöyle : İmam, Hüseyin, Süleyman, Bektaş ve Cafer'dir. Bunlardan İmam Teslim Abdal'ın sağlığında öldüğü için, Ceddi Şeyh Ahmet dede mezarlığında gömülüdür. Hüseyin oğlunun mezarı Teslim Abdal'ın türbesi içinde, Süleyman, Bektaş ve Cafer'in mezarları ise Teslim Abdal mezarlığındadır.
Süleyman oğlundan gelen derviş Ali'nin türbesi de Şeyh Ahmet dedenin türbesi bitişiğinde kargir kubbeli bir türbedir. Derviş Ali de bir gerçek Er'dir. Yaygın nefesleri vardır.
Teslim Abdal'ın sayısı çok olan nefesleri vardır. Ama elimize ancak yetmiş kadarı geçmiştir. Köyünde onun soyundan gelenler de bir zihniyet vardır ki onun eserlerini kimseye vermeyip sıkı Sıkı saklıyorlar. Bu yüzden fazla elde edemedik.
Teslim Abdal ata ve dedelerine saygılı bir kişi idi. Bu yüzden öldüğü zaman kendisine daha fazla ilgi gösterilip, Şeyh Ahmet dedeye daha az ilgi gösterilme ve bu yüzden de saygısızlık etmiş olması ihtimaline karşı, kendi mezarının bugünkü Tepe Düzü mevkiine yapılmasını vasiyet etmişti. Onun için Şeyh Hasan köyünün iki mezarlığı var. Teslim Abdal'dan sonra bu soydan gelen kişiler Teslim Abdal mezarlığına defnedildiler. Yalnız Teslim Abdal'ın oğlu İmam Teslim Abdal hayatta iken vefat ettiği için Şeyh Ahmet Dede mezarlığına defnedildi.
Teslim Abdal'ın halk arasında söylenen bir söylencesi
şöyledir
:
Şeyh vardır. Bunların hepsi kendi çaplarında mucize sahibi kişilerdir. Teslim Abdal ise divana kabul edilmediği için adamdan sayılıp cemaatte yer alamaz. İbrahim Paşa bu kavuklu kişilere rüyasını anlatır. Kavuklular << Peki Paşam, sen kurban kes köylüye yedir, biz gerekeni yaparız>> derler.
İbrahim Paşa birinci gün bir kurban keser ve Şeyhin birisi İbrahim Paşanın fesini el değmeden başına giydirmeyi dener, başaramaz. İkinci günü bir kurban daha keser bu defa bir başkası dener, gene fesi Paşaya giydiremez.
Böylece kırk gün kurban kesme ve denemeler sürer. Derken İbrahim Paşa hiddetlenir ve : << Benim rüyam yalan değildir. Mutlak içinizden birisi fesi bana giydirecek>> der. << Eğer bunu başaramazsanız hepinizi kılıçtan geçireceğim>> diye bir korku verir. Bunun üzerine herkes telaşlanır, ne yapacaklarını şaşırırlar. Neticede orada bulunanlardan birisinin aklına Teslim Abdal gelir.
Belki bunu Teslim Abdal yapar, derler ve hemen denemeye koyulurlar. Teslim Abdal fakir olduğu için civar köylerden olan Boran köyünün sığırlarını otlatmaktadır. Bir kaç kişi hemen yola çıkar, Teslim Abdal'ı bir otlakta bulurlar. <<Aman sen bilirsin, İbrahim Paşa gazaba geldi, bizi kılıçtan geçirecek, bizi kurtar>> diye yalvarırlar.
Teslim Abdal <<ya benim bu sığırlarım ne olacak>> der, <<biz senin sığırlarını otlatırız>> deyip, iki kişiyi sığırların yanına bırakırlar, diğerleri de Teslim Abdal'la birlikte Şeyh Ahmet Dede yatırının yanında bekleyen İbrahim Paşaya gelirlerç
İbrahim Paşa Teslim Abdal'ı görünce, rüyasında gördüğü kişi olduğunu hemen tanır. Çevresindekilere <<işte bu yapar>> der. Yine kurban kesilir, dualar edilir, köylü yer içer, Türbenin içine girerler. İbrahim Paşa fesini çıkarıp yatırın üzerine koyar. Teslim Abdal'ın nazan ile fes Paşanın başına gelir. Üç defa bu tekrarlanır.
Paşa kalkıp diğer kavuklulara dönerek : <<Hey Allah'tan
korkmazlar, Gerçek kişi ve Gerçek Er bu zat imiş, sizler
kendinize boş yere süs veren yalancılarsınız>>
diyerek onları kovar. Sonunda Paşa Teslim Abdal'ın dua ve
himmetlerini alıp gitmek üzere Fırat Nehri kenarına geldiğinde,
Teslim Abdal geri çağırtır ve ona bir delilik yaparak aklını karıştırır.
Paşada <<Eyvah iyi bir Er imiş
ama deliymiş>> diye ikirciklenir. Teslim Abdal Paşaya
<<şimdi gidebilirsin>> deyip gönderir.
Seherde
bir bağa girdim
Teslim Abdal'ın torunu Derviş Ali'de dedesi gibi divane ve ermiş bir kişi idi. Şeyhhasan köyünün bir kaç saat batısında Kale köyü var. Bu köyün yamacındaki dağda da, Hz. Muhammed zamanından Battal Gazi zamanına kadar gelip Hz. Muhammed' in verdiği emaneti Battal Gazi'ye getiren Battal Gazi'nin piri Abdulvahab'ın yatırı bulunmaktadır. Kale köyünün bir kaç saat batısında ise Adaf köyü bulunmaktadır.
Derviş Ali bir gün Adaf köyünde bir cemde otururken şöyle der:
''Nefestir adamı talar, Adara Elmaya salar,
Köylüler Derviş Ali'nin gerçek bir kişi
olduğunu bildikleri için
hemen adam koştururlar. Fırat Nehri kıyısındaki
elma bahçesini kontrol ettirirler. Bakarlar ki kürt çocukları elma
çalmaya gelmişler, elma çalarken suya düşmüşler ve boğulmak
üzereler.
Derviş Ali ölmeden önce Teslim Abdal'ın yatırı yanında uzanıp yatmasının saygısızlık olacağı gerekçesi ile kendi mezarını başka yere yapmalarını ister. Şimdi yatın Şeyh Ahmet Dede yatın yanında ve ondan biraz daha küçüktür.
Şeyh Hasan köyünün kıble yönünde ve köyün hemen önünde Murat suyu akmaktadır. Murat suyunun karşı kıyısında ise Korucuk köyü vardır. Bu köyde Hasan Dede isminde bir de yatır vardır. Bu zata Hasani Basri de derler. Bu zatın Bağdat'tan geldiğini ve sonunda da su ile Bağdat'a gideceği çok önceleri büyüklerimiz tarafından söylenirdi. Bir süre önce Murat taştı. Köylüler yatır gidecek diye telaşlandılar ve çevre köylerden para toplayarak önüne set yaptırdılar. Ne yazık ki, şimdi Atatürk Barajı yapımı nedeniyle bu yatır gene suyun altında kalacak ve söylendiği gibi de Bağdat'a gidecek. Bu yatır, Vakıflar idaresince Eski Malatya (Battal Gazi) ilçesi merkezine nakledilmiştir.
Hasani Basri'nin yaşadığı tarih belli değil. Yalnız, çok ağır hasta ve deliler ona büyük bir itikat ile götürüldüğünde şifa bulurlardı. Teslim Abdal bir beytinde bu zatı övmüştür'' (Yusuf Şahin, Kulhak, 1987, İstanbul, s: 250).
Teslim
Abdal ey der eremediniz
Teslim Abdal'ın şiirleri öğreticidir, eleştiri öğeleri de taşır. Bu şiirlerin bir kaç Teslim Abdal'a ait oldukları da düşünülebilir. Şiirlerde Şah Hatayi etkileri görülür. Erdebil tekkesiyle ilişkisi olabileceği düşünülse de, şiirlerde daha çok Anadolu Aleviliği görüşleri egemendir. Öztürkçe söyler, dili sade ve akıcıdır, yerel söyleyiş biçimlerine ve adetlerine yer verir. Şiirlerinde Allah-Muhammed-Ali, oniki imam sevgisi egemendir.
Menzil
almak ister isen
Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi
|
Âşık Veysel Kimdir | Türkü Sözleri | Türkü Notaları | Ozanlarımız | Gönül verenler |
Nota Bilgileri | Türkü Dinle | Adım adım Türkiye | Linkler |