Oldu (Hey Ağalar)
Hey ağalar dinlen kavga işini
Görki Şadevan’da kal-makal oldu
Dağlar seda verdi toplar atıldı
Nas ağlaştı didem yaşı sel oldu
Sel sel oldu yaşım âhu zâr indi
İmdada yerişen Mevlâ dır indi
Yalağuzçam gediğinden görüldü
Nizam kadem bastı gel ha gel oldu
Gel ha gel olanda yürüdü asker
Dört bin koşum idi tamam hulüskâr
İbrahim Paşaydı onlara Serdar
Kazak gördü işi müşkül hâl oldu
Çal ha çal olanda çekti koşunu
Dizi üste indi dağın döşünü
Herkes koltuğuna aldı başını
O gün akşamaçan çal ha çal oldu
Çal ha çal olanda Urus bozuldu
Saldat kaçtı şoş yoluna düzüldü
O gün her tarafa gazet yazıldı
Alındı Ardahan kızıl gül oldu
Kızılgül’de türlü sohbet açıldı
Yaralı sağ birbirinden seçildi
Cahil olan çiçek gibi biçildi
Koçyiğidin gülgez kanı göl oldu
Yığıluban gülgez kana bakması
Analar ağlayup şivan çıkması
Et talanı Ardahan’ın yağması
Yiğirmi dört saat ha al oldu
Al ha al olanda gelmedi imdat
Derakap yanını sardı hep sadat
Ya Rabbi mümine sen eyle medet
Çok kimsenin mezar yeri çöl oldu
Çok çöller karardı topun narindan
Urum korktu nasın tarümarından
Kalktı Hanaklardan göçtü yerinden
İrkü aldı öz özüne del’oldu
O ülküde Orağaz’ı kırdılar
Ne dindürüp nede mühlet verdiler
O ki bu kırgını hep de gördüler
Duyan kaçtı her tarafa yol oldu
Yol gitti Meyram’a görün bu işi
Yan yana düzdüler yüz elli kişi
Birden eylediler tabur ateşi
Onlar da orada sini sal oldu
Sini Sal oldular dünya yüzünden
Kan töküldü Öçekli’nin gözünden
Geldi geçti Beyrehatun düzünden
Şoş etrafı tırpan değmiş cel oldu
Cel cel oldu gitti insanın leşi
Dahi yere yattı kalmadı kişi
Zennelerin âhı titredir arşı
Çok güzelin kirşanları kül oldu
Yandı fani dünya kül oldu bütün
Hâkk yardım eylesün bu işler çetin
Kimsede kalmadı ağız lezzetin
Çok kimsenin yerişmişi kel oldu
Acep n'acap imiş keli yiyende
Sadık kullar gam donunu giyende
Aklı puc olur dizi sıyrık diyende
Yakın bil ki bir gün Kenarbel olur
Kenarbel’i ağayanı gezeni
Molla Müderris'i okur yazanı
Bütün gitti saltanatı düzeni
Kurtulanı koyun ile mal oldu
Adgüzel’ in şen idi konağı
Kamekân bezekli kaldı otağı
Badvalda saklardı doksan yatağı
Yüzü kumaş çarşafinan şal oldu
Derviş Ağa tuttular otağında
Süngüllü Kazaklar solu sağında
Oğlunu vurdular göz kabağında
Ne talihi kara gelmiş kul oldu
Derviş Ağa yandı Kâtip elinden
Beni de vur dedi kendi dilinden
Çaparın güllesi söktü dalından
Ne ecele karşı gelen pul oldu
Pul dedi saldatın gör nice biri
Meramı İsa’yı koymamak diri
Korkmadı ölümden dönmedi geri
Öz şehit dilinde Hâkk Resul oldu
Şehit düşenleri böyle gördüle
Günâhı yok nahâk yere kırdılar
Ne dindirdiler ne hali sordular
Dil bilenler var ise de lâl oldu
Lâl oldu köylerin tutuldu dili
Kazaklar taladı serveti malı
Yollarda şehitler tuttu sağ solu
Bi-günâh İslam’a böyle hâl oldu
Hâl yaman şehide böyle baktılar
Çok canları mızraklara taktılar
İlerde olanı hepte yıktılar
Ara yerin Müzevir'i bol oldu
Müzevirler den çok çektik belâyı
İslam’ı kırdılar edna alâyı
Ardahan, Hoçuvan, Büyük Göle’yi
Sağ kalan çöllerde sersefil oldu
Sersefili şimdi atak oyanı
Enver Beğ’in adı aldı cihanı
Alman, Avusturya, hem Al'Osman'ı
Bir Hamza, bir Rüstem, biri Al'oldu
Tevarih bin üç yüz otuz senede
Anda kulağıma değdiği bir seda
Şimdi itibarsız fani dünyada
Kul Ahmet’in bu destanı böyl’oldu |